KARADENİZ'İN İNCİSİ TRABZON

23.05.2025 00:00

Merhaba değerli okurlar!

Birkaç gün önce ,rahmetli annemin verasetle ilgili mahkemesi için Trabzon'daydım. Hem işlerimizi halletmek hem de akraba ve dostları ziyaret etmek çok iyi geldi bana. Bir vesileyle de ahirete intikal eden büyüklerimizi hayır dualarla yâdetmiş oldum.

Yağmuruyla ,sisiyle , Rabbim'in bu yöre insanına bahşettiği yeşilin binbir çeşit tonuyla ,buz gibi suları ,mis gibi havasıyla değerli söz yazarı Fikret Şeneş'in dediği gibi ; "Bir Başkadır Benim Memleketim." Eşsiz doğasıyla Karadeniz'in incisi olan Trabzon ,kendine has atmosferi ,tarihi ve doğal güzelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Burada bir çok medeniyetin izlerini bulmanız mümkün.
Trabzon Ayasofya Müzesi , dağlardaki mağaralara oyulmuş Sümelâ Manastırı ,Trabzon Kalesi ,Atatürk Köşkü, Uzungöl mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
Daha önceleri bu yerleri gördüğüm için tekrar gitmek istesemde , hem zaman darlığından hem de geceli gündüzlü yağan yağmurlardan dolayı mümkün olmadı. Karadeniz' deyseniz bu yağmurlar çok normal. Sanki gökyüzünde çok ince bir elekten püskürtülüyor gibi aheste aheste yağan yağmur, görünüşe göre fazla ıslatmaz gibi gelebilir size. Ama beş dakika yürürseniz nasıl sırılsıklam olduğunuza asla inanamazsınız.

Kalacak olduğumuz süre az olduğu için öyle teferruatlı yemeklerle vakit öldürmedik. Güneş olmadığı için hava soğuktu. Kuzinemizin ateşi hiç sönmedi. Patatesleri ,biberleri ,patlıcanları doğradık. Tuzunu ,biberini ,yağını katıp karıştırdık ve tepsiyle kuzinenin fırınına sürdük. İnanırmısınız içinde et olsa bu kadar lezzetli olmazdı. Yer sofrasında tabaklara bile koymadan koca tepsiyi bitirdik. Havasından mı ,suyundan mı ,yoksa tereyağının lezzetinden mi bilmiyorum ,ama burada yaptığınız en basit yemek bile inanılmaz lezzetli oluyor. Sabahları yaptığımız muhlama , akşamları ise kuymak başlıbaşına bir lezzet şöleniydi. Kilo alarak döndük desem abartmış sayılmam.

Trabzon'da uzun zamandır görmediğim arkadaşım Güner Hacısalihoğlu'yla buluşup özlem gidermek ise bu kısa yolculuğumuzun en özel anlarından biriydi. Anlatacak o kadar çok şeyimiz vardı ki ,bu kısa zaman dilimi bize bir dakika kadar az geldi. Nasip olur tekrar gelirsem eğer daha uzun vakit geçirmek için sözleştik. İstemeden de olsa vedalaşmak zorunda kaldık.

Değerli okurlar ,Karadeniz'i satırlara hapsederek anlatmak mümkün değil. Mutlaka gidip görmek lazım. Eğer şimdiye kadar görmediyseniz çok şey kaçırdınız demektir.
Daha ,yaylaların o muhteşem görselliğini , buz gibi sularını, yazın o kavurucu sıcaklardaki serinliğini ,tertemiz havasını ,yöresel lezzetlerini anlatmadım. Zaten anlatmak kifayetsiz kalır. En iyisi fırsatınız olduğunda tatil planlarınızın en üstüne "TRABZON " diye yazın.

Bu kadar kelamda sonra memleketime ait bir şiir koymasam olmazdı herhalde.

KÖYÜMÜ ÖZLEDİM

Hayalimde canlandı köyümün güzelliği,
Toprağını taşını ben köyümü özledim.
Yemyeşil olmasıdır köyümün özelliği,
Kurusunu yaşını ben köyümü özledim.

Hopşera-i Ulya'dır köyümün eski adı,
Elli iki yıl önce değişsin dedi kadı,
Şimdi Akdoğan oldu vermesede o tadı,
Baharını kışını ben köyümü özledim.

Dağlardaki muhteşem doyum olmaz sisini,
Sabahları oluşan çimlerdeki çi sini,
Akşam otlaktan dönen ineklerin sesini,
Bahçedeki kuşunu, ben köyümü özledim.

Sultan Murat'ta olur tereyağının hası,
Şehitlikte tutulur yetmiş bir aslan yası.
Şenliklerde coşulur, silinir kulak pası,
Eğrisu 'nun düşünü, ben köyümü özledim.

Başka yerde bulunmaz muhlamadaki lezzet,
Kuymağı yemek için almalısın icazet.
Sofraların baştacı lahanadadır izzet,
Sularını aşını, ben köyümü özledim.

NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA