Merhaba değerli okurlar!
20 gün önce hızlı trenle bir İstanbul yolculuğum oldu. En sevdiğim seyahat aracıdır tren. Hava yolu biletlerinin ucuzlamasıyla normal trenlere olan rağbet azalmış olsada , yeni yüzyılın icatları hızlı trenler oldukça revaçta. Ama ben çocukluğumdaki o eski trenleri özlüyorum. Kütahya Öğretmen Okulunu kazanana kadar hiç trene binmemiştim. 15-16 yaşlarında başladı tren yolculuğum. Küçük istasyonlarda bile dururdu tren. Köy çocukları koşarak gelir gazete ve dergi isterlerdi. O zamanlar çocuk aklıyla düşünemezdim.
Ama şimdi düşünüyorum da, trenin asıl taşıdığı insanlar değil duygularmış. Özlemler,umutlar,kırgınlıklar sessizce taşınırdı vagondan vagona.
Vedalar göz yaşlarıyla ıslanır, umutlar raylara serilirdi.
Kara trenler artık nadir geçiyor ,ama tren üstüne söylenen türküler hâlâ dillerde.
"Kara Tren gelmez mola,düdüğünü çalmaz mola"
"Tren gelir hoş gelir ley ley limi limi ley"
"Kara Tren gecikir belki hiç gelmez"
O trenin gecikmesi ,aslında hayatın bazan beklentilerinize uymayışıdır. Kara trenin dumanı sadece gökyüzünü değil, yüreği de sarar.
Bugün hızlı trenler var. Sessiz lokomotifler rayların üzerinde uçarcasına gidiyor. Ne var ki hiç birinin duygusu yok. Kara trenin bir duygusu vardı. Düdüğünde sitem,motorunda sabır, dumanında binlerce hikâye vardı. Her geçişinde geçmişe bir pencere aralar ve biz o pencereye yanaşır, buğusuna eski bir isim yazardık. Belki bir sevdâ,belki bir anne, belki de hiç dönmeyecek birini.
Ben eski trenleri, sessiz, ,mütevazı ,halden anlayan, duygusal insanlara, hızlı trenleri de , zengin , duygudan yoksun ,herkese tepeden bakan şımarik insanlara benzetirim.
Eskiden tren dediğin gıcırdayarak gelirdi. Uzak bir istasyondan sesini duyar, ardından yavaş yavaş karartısını görürdün. İnsan, trenin sesini duyar duymaz hazırlanmazdı hemen; bilirdi ki o sesle varış arasında bir zaman vardır. Kara tren oydu işte: sabırlı, ağırbaşlı, dura dura gelen, yol üzerindekini tanıyan, her istasyonda bir nefeslik duran...
Kara trenin camından bakınca manzara geçip gitmezdi, sen manzarada kalırdın. Toprakla, dağla, köyle bir bağ kurardın. Her tıkırtı bir hatıraya denk düşerdi. Sanki trenin kendisi değil de zamanın kendisi raylar üzerinde yürür gibiydi.
Şimdi ise hızlı tren var. Hızlı tren gecikmiyor, çünkü zamanın kendisine gecikmek yasak. Uçuyor gibi geçiyoruz her şeyi. Camdan baktığında gördüğün şey artık bir manzara değil; birer bulanık leke, bir anlık silüet. Ne bir ağacın dalında oyalanabiliyorsun, ne bir çocuğun gözünde takılı kalabiliyorsun. Her şey geçip gidiyor, tıpkı bugünün insanı gibi: aceleci, sabırsız, hep bir sonraki durakta.
Kara trenin vagonlarında insanlar birbirini tanırdı. Sohbet açılır, yol arkadaşlığı bir hatıraya dönüşürdü. Şimdi herkes kendi ekranına bakıyor, kendi kabuğunda. Yol birlikte değil, ayrı ayrı geçiyor.
Ama belki de sorun trende değil, bizde. Kara tren gibi düşünemeyen, hızlı tren gibi yaşamak zorunda kalan bir çağdayız. Ruhumuz hâlâ istasyonlarda oyalansa da, bedenimiz çoktan son durağa varmak istiyor.
Ne güzel bir yön! O hâlde şimdi seni alıp çocukluğa götürecek, trenin bir zaman tüneline dönüştüğü, geçmişle bugünün iç içe geçtiği bir serbest şiir yazayım.
"Çocukluğa Giden Tren"
Bir gün bir trene bindim.
Bilette yazan yer: Çocukluk.
Kondüktör baktı yüzüme;
"Sessiz ol," dedi, "orası çok uzakta."
Camdan dışarı bakarken
Bir anda değişti dünya
Gökyüzü maviye döndü ansızın
Yollar, çamura battı bisiklet gibi
Ve annemin sesi
Pencereden çağırdı beni
Saklambaç yarım kaldı.
Tren hızlandıkça
Yavaşladı içim.
Eski bir okul çantası oturdu karşıma
Bir simit kokusu doldu vagona
Ve ben, pantolonu dizinden yamalı
O eski hâlime döndüm
Yaram daha iyileşmemişti.
Oyuncak bir tren göründü cebimden.
Düşmesin diye tuttum sıkıca
Meğer ben değilmişim o trende
Tren benim içimde. yolculuktaymış.
Birden durdu tren
Bir el indi kapıyı açıp
Tanıdım onu hemen, Çocukluğum.
Koşarak uzaklaştı istasyonun arkasına
Ve ben, camdan el salladım
Kendime...
NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA
Değerli okurlar ! Hızlı tren gibi zamanı yenenlerden değil, kara tren gibi zamanı anlamlandıranlardan olmanız dileğiyle..
Selam ve sevgilerimle....