Merhaba değerli okurlar!
Önceki yazımda bir devlet kurumunda maruz kaldığım ilgisizlik ve soğukluktan bahsetmiş ve eleştiri oklarımı göndermiştim. Bu yazımda da tam aksi yaşadığım bir durumdan bahsetmek istiyorum. İnsanlar eleştiriyi kolayca yaparlar, ama güzel bir tutumla karşılaştıklarında nedense bir teşekkürü çok görürler. Hak edilene hakkını teslim etmek gerekir.
Geçen gün Eskişehir Adalet Sarayı'na, rahmetli annemle ilgili bir veraset işini halletmek için gitme fırsatım oldu. Başta biraz tedirgindim. Resmi kurumlar,özellikle de Adalet Sarayları bana biraz soğuk ve karmaşık gelir . İsmini duyduğumda bile içim ürperir. Fakat bu duygu ve düşüncelerimi yerle yeksan eden bir durum yaşadım. Kapıdan adımımı attığım andan itibaren, karşılaştığım herkes güler yüzle ve içten bir şekilde karşıladı beni. İşlemlerimi halletmek için her adımda yönlendirdiler ve karmaşık gibi görünen prosedürleri sade bir şekilde anlattılar. Her biri, işlerini sadece bir zorunluluk olarak değil, insanlara yardımcı olmak amacıyla yaptıklarını belli ediyordu.
Sarayın yoğun ve bazen stresli atmosferi, görevli ve memurların davranışları sayesinde tamamen değişmişti. Kısa bir süre içinde kendimi yalnız ya da karışıklığın içinde kaybolmuş gibi hissetmek yerine, değer verilen bir misafir gibi hissettim. Her adımda küçük ama anlamlı yardımlar, samimi gülümsemeler ve nazik sözler vardı. Belgelerle ilgili açıklamalar, yönlendirmeler veya prosedürlerin açıklanması, hepsi insanı rahatlatacak ve güven verecek bir şekilde yapıldı.
Veraset işlemleri gibi hassas ve duygusal konularda insanın yorgunluğu ve endişesi büyük olur. Ama insanların gösterdiği anlayış ve yardım, sürecin ağırlığını neredeyse tamamen hafifletti. Bu tür anlar, güler yüzün ve sabrın, resmi bir kurumda bile ne kadar büyük bir fark yaratabileceğini gösterdi bana.
Böylesi bir yaklaşım, adalet mekanizmasının sadece mahkeme kararlarıyla değil, insanlara yaklaşımıyla da temsil edildiğini gösteriyor. İnsan, resmi ve ciddi bir kurumda bile güler yüz ve yardımseverlikle karşılaştığında kendini değerli hissediyor. Sorunlar ve işlemler, çok daha kolay ve stressiz bir hâle geliyor.
Oradan ayrılırken önceki fikirlerim değişmişti. Eskişehir Adalet Sarayı'ndaki görevli ve memurlar, işlerini sadece birer memur olarak değil, insan odaklı bir anlayışla yapıyorlar. Görevlerini sevgiyle, sabırla ve içtenlikle yerine getiriyorlar. Küçük bir gülümseme, nazik bir söz ya da doğru yönlendirme, yoğun iş temposunun içinde fark yaratıyor ve insanın gününü aydınlatıyor.
Böylesi deneyimler, memurların yalnızca görevlerini yapmakla kalmayıp, insanlara dokunabildiklerini de gösteriyor. Bu yaklaşım, kurumun soğuk ve resmi yüzünü yumuşatıyor, güven ve huzur veriyor.
Burada yeni yapılan binanın görkeminden bahsetmeden geçemiyeceğim. Taşların,camların ve ışığın kendi adalet lisanınca fısıldaştığı bir yapı. Cam cepheler sanki gökyüzünü içeri davet eder gibi.Burada adımların yankısı bile bir saygınlık taşıyor. Işık koridorlarda dolaşan sessiz bir rehber gibi. Her tarafını gezmem mümkün olmadı ama gördüğüm kadarıyla bankasından ATM'sine, postanesine kadar her şey mevcut. Eskişehiri'n modern dokusuyla uyum içinde duran bu Adalet Sarayı hem kente hem de adalete ait bir mâbedi andırıyor.
Eskişehir Adalet Sarayı'ndaki tüm görevlilere, gösterdikleri sabır, güler yüz ve içten yardımları için teşekkür etmek istiyorum. Onlar, adaletin yalnızca prosedürlerle değil, insanlara yaklaşımıyla da yaşadığını gösteren örnek alınacak insanlar.
Bu ziyaret, benim için sadece bir işin tamamlanması değil, aynı zamanda annemle ilgili anılarıma bir dokunuş gibi oldu. Görevli memurların samimiyeti, onların insanlığı ve içtenliği, o zor anlarda bana yalnız olmadığımı hissettirdi. Her işlem, her yönlendirme, her gülümseme, adaletin sadece kurallar ve belgelerle değil, insanın kalbine dokunarak da yaşadığını gösterdi. Bu deneyimi unutmam mümkün değil. Çünkü bazen bir gülümseme ve içten yardım, en resmi işlemlerden çok daha değerli olabiliyor.
Değerli okurlarım! Yazımı sonlandırırken şöyle bir temennide bulunmak istiyorum:
"Emniyet Sarayının kapısına kimsenin yolu düşmesin. Düşen de adaletin şefkatiyle, hakkın ışığıyla karşılaşsın. Allah, herkesi yanlış adımlardan, karanlık niyetlerden, kalbi gölgeleyen hatalardan korusun. Bu kapı, yalnızca huzurun güçlendiği, doğruluğun kendini güvende hissettiği bir yer olsun."
Sevgilerimle...
NECİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA