Merhaba değerli okurlar!
Bugün Türkler için çok önemli bir kavramdan "Tûran" dan bahsetmek istiyorum.
Tûran, Türk'ün geçmişteki kökünü, bugünkü bilincini ve gelecekteki birliğini temsil eden kutsal bir ülküdür. Toprağın kalbinde değil, kalbin toprağında büyüyen bir fikirdir.
Turan'ı anlamak, yalnızca Orhun'un taşlarına, Oğuz Kağan'ın destanına bakmakla olmaz. Turan, bir ruhtur. Bazen bir çadır direğinde asılı sancak, bazen bir yiğidin gözlerinde titreşen at nallarıdır. Her Türk, kendi yüreğinde o atların kişnemesini duymadıkça Turan sadece bir kelime olarak kalır. Oysa Turan, aynı göğe bakan farklı ufukların, aynı yürekle atan farklı göğüslerin bir araya gelme duasıdır.
Bugün Turan, ne bir siyaset masasında haritalarla tartışılan bir ütopyadır, ne de geçmişin sislerinde kaybolmuş bir masal. O, millet olmanın yankısıdır. Çünkü millet, yalnızca aynı soydan gelenlerin değil, aynı ideale inananların oluşturduğu bir ruh birliğidir.
Tasavvufta "vahdet-i vücûd" nasıl ki tüm varlıkların aynı kaynaktan doğduğunu anlatırsa, Turan da her Türk boyunun aynı kaynaktan
aktığını, farklı ırmaklar olsa da aynı denize döküldüğünü hatırlatır.
Turan, geçmişin değil, geleceğin kaderidir. Çünkü her millet kendini hatırladığı ölçüde yaşar.
Belki de Turan, toprağın değil, yüreklerin federasyonudur. Dilin, sazın, duanın, türkünün birleştiği görünmez bir ağdır. Bir Kazak'ın duasında yankılanan ses, bir Azerî'nin ezgisinde, bir Türkmen'in nefesinde, bir Anadolu ozanının dizelerinde yeniden can bulur.
Turan'ın hakikati, "bir olmak"tan ziyade "bir kalmak"tır. Çünkü "bir olmak" bir anlık eylemdir, "bir kalmak" ise ebediyetin iradesidir.
Ve bir gün, her Türk kalbi yeniden aynı göğe baktığında,
Turan yeniden doğacaktır.
Yazımı Ziya Gökalp'in ünlü bir dizesiyle bitirmek istiyorum.
"Vatan ne Türkiye'dir Türk'lere ne Türkistan. Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir; "Tûran"
Dilerim ki kılıçlar değil kalemler, savaşlar değil sözler ve dualar birleştirsin bizi. Tûran bir hayâl değil,yaşayan bir hakikat olsun.
Sevgiyle kalın.
TÛRAN KASÎDESİ
Sustu gök, devrildi dağlar, arşa ağlar zü'l-cenâh,
Bir hayâlin ülkesîdir Tûran , inler bî-günâh
Tüm yürekler bir otağdır saklanır gül nâleler,
Her nefes bir sancak açmış, kalpte vardır inşirâh
Gökte yıldız secde eyler, kanda parlar ay nişân,
Her kıvılcım bir zuhurdur, her zuhûr bir istizâh
Gök çekilmiş perdelenmiş, yerde gizlî mâverâ,
Ârifin gönlünde Tûran saklı cennet mihr-ü mâh
Zerreler der birlik oldum, ben ki yoktan var idim
Her cisim bir Türkçe tesbih her duâ Allah felâh
Ey ulû Hakk, birlik et kalplerde Türk'ün nûrunu,
Aynı gökten yağsın artık rahmetin ol pâdişah
Kandil olmuş hep gönüller Tanrıdağ'dan bir nefes,
Nûr olur yandıkça sînem , küllenir artar siyâh.
Bozkırın alnında bir nur, kutlu bir sır bekleşir
Yılların arzûsudur kalplerde hâlâ tek nikâh
Bir harâb âlemde doğdum, gökte kaynar âteşin,
Hücrelerden yankılanmış: "Ol!" diyen kudret-nigâh
Tengri'den üryân nefesdir dalgalansın sancağım
Her elemden bir nur inmiş,, her duâ olmuş fetâh
Bozkırın rüzgârı her dem savrulurken Altay'a
Atlarım destan yazar, üstünde şahbaz bir sipâh
Öz vatandan sürgün olmuş bir hilâldir Türk özü,
Her semâdan yankı bulmuş Tanrıdağ'dan bir riyâh
Sarsın âlem dört bucaktan bir ezan olsun sesin,
Tûran olsun bir vücut yâr sen de ol ey doğru râh
Bir niyazdır sanki bozkır seslenir hep; "ergan ol!"
Yâni ey Türk! Piş ki aşkın demde olsun ismi şâh
Bir kıvılcım çıkmış âtın nal sesinden her yana
Ol kıvılcımdan tutuşmuş her bir iklim bir sabâh
Tâ !Tiyanşan Dağları'ndan Kars'a dek hasret bizim
Birlik ol çarpsın yürekler, ey vatan! Bul sen salâh
Gözlerim taht ister artık sînem olmuş âhuzâr
Kerkük'ün kalbinde bir şems gönle versin bin ferah
Bir nehirdir ülkü, çağlar durmadan menzil yakın
Bir hayâl var gönlümün her kûşesin nûrdan penâh
Arş-ı âlâdan iner sankî derinden bir nidâ:
"Titre ey Türk oğlu, sensin son ümid en son silâh!"
Bir yürek, bin parça olmuş, her duâ Tûran desin
Birleşip tek sancak olsun mâh-ı aşkın âşikâh
Kerkük'ün bağrında inler ninniler hep Türkçedir,
Dinle ey yâr! Her sesin kalbinde var binlerce âh
Ufka bir mehtâp doğar, çağlar durur Türk ırmağı
Aç kapın rûhum gezinsin senle dolmuş her cihah.
Aşkla yansın ah bu gönlüm ,kutlu birlik nûruna
Bir tebessüm et ki güller gülmeden bulsun vicâh
Gitti gülşen, kaldı hârlar, her dem ağlar lâleler
Her nefes bir âh olur dillerde Kerkük vah ki vah!
İstemem kalsın saraylar tâc-ı sultân neyleyim
Gerçek izzet mâverâdır ,sensiz olmaz hiç refah
Aşka düştüm lâmekân, bitmez bu hicrân-ı iyâl
Sensizim, her şey harâm, sensin helâlim hem mübah.
Bir ufuktan doğmadır, yüzyılların eşsiz düşü
Ol vatan kî mâvi aldır, gökte yazsın "Lâ İlâh."
fâîlâtün/ fâîlâtün / fâîlâtün / fâilün
NCİBE TAŞKIN ÇETİNKAYA