Değerli okurlar:
Günlük Yaşamımıza Dokunan Değişimler ve Yüreğimizdeki Sorular
Dünya sessiz adımlarla değişiyor.
Bir zamanlar hayal gibi görünen şeyler, bugün kapımızın eşiğinde.
Sabah uyandığımızda elimizde tuttuğumuz telefon, gittiğimiz yolları tarif eden bir ses, hatırlatmaları fısıldayan bir dost gibi hayatımıza dokunuyor.
Adına "yapay zekâ" diyorlar; ama aslında insan aklının ürünü, insan yüreğinin aradığı kolaylık...
Eskiden her şey daha yavaştı, daha elle tutulurdu. Şimdi işler hızlandı, ama bazen ruhumuz bu hıza yetişemiyor.
Bir tıklamayla alışveriş yapıyor, bir cümleyle bilgiye ulaşıyoruz.
Kolaylık mı? Elbette. Hayatı kolaylaştıran, insanı yalnızlığından kurtaran bir güç bu.
Yeter ki insan sevgisinden uzaklaşmadan kullanalım.
Gelişmeler büyük, değişim kaçınılmaz.
Ama içimizde yankılanan bazı sorular var:
Bize ait olan bilgiler kimlerin elinde?
Bir gün bir makine bizim adımıza karar verirse, ruhumuzun yerini ne alacak?
Sevginin, acının, merhametin olmadığı bir akıl, bizi ne kadar anlayabilir?
Bu soruları unutmadan, ama umudu da elden bırakmadan yürümeliyiz.
Çünkü yapay zekâ, insanın iyiliği için kullanıldığında, tıpkı sadık bir dost gibi hayatımıza ışık saçıyor.
Yapay zekâ, insanı unutturmak için değil, insana destek olmak için var olmalı.
Yolumuzu aydınlatmalı, yükümüzü hafifletmeli, ama duygularımızı unutturmamalı.
Çünkü teknoloji büyüyebilir, öğrenebilir, şekil değiştirebilir;
ama insanın sevgisi, sezgisi ve inancı asla bir makinede var olamaz.
Geleceği inşa ederken unutmamalıyız:
Yapay zekâ bir icat; ama insan kalbi bir mucizedir.
Ve hangi yenilik gelirse gelsin, insan sevgisi olmadan hiçbir şey tamamlanmış sayılmaz.
Yürekten doğan her bilgi,
İnsana uzanan sıcak bir eldir.
Teknoloji ne kadar büyürse büyüsün,
Sevgiye açılan kapılar hiç kapanmaz.
Sevgi ve saygılarımla.
Şerife Gündoğdu
01.06.2025
YAZ DİYOR BANA
Dün gece gönlümle dertleşip durdum,
Boş oturma, şiir yaz! diyor bana.
O bana, ben ona sorular sordum,
Yazdığın şiirler az! diyor bana.
Elbette yazacak pek çoktur sözüm,
Yılların yorgunu, dayanmaz özüm.
Nicedir uykuya hasrettir gözüm,
Yazarken biraz da sız! diyor bana.
Anlat! diyor şu toplumun hâlini,
Kimseyi incitme, lâl et dilini.
Bazen de kır iki lafın belini!
Etme bu kadar naz! diyor bana.
Biraz da kendimle baş başa kaldım,
Arada sırada hayâle daldım.
İlham perisinden tüyolar aldım,
Yardım edeceğim, söz! diyor bana.
Gel gönül, sen bana eziyet etme!
Vakitli vakitsiz yaz diye dürtme!
Dedim: "Bırak beni, canıma yetme!"
Yeter, git başımdan kız! diyor bana.
Havayı yaz, bulutu yaz, suyu yaz!
Ülkeyi yaz, şehri yaz, köyü yaz!
Edeb'i yaz, hayâyı yaz, huyu yaz!
Yanlış töreleri boz! diyor bana.
Şu'arayı okumaktır tek çare,
Acele eyleme, sıdk eyle bir'e.
Sabır dileyerek binlerce kere,
Bu işin sırrını çöz! diyor bana.
Birbirinin arkasından atanın,
Namert'lere vatanını satanın,
Pişmiş aşa soğuk suyu katanın,
Hemen kuyusunu kaz! diyor bana.
Yaradan aşkıyla durmadan oku!
İlimi nakş eyle, kalbine doku!
Duyulsun âleme olayın şoku!
Ummanlara dal da yüz! diyor bana.
Şerife'yim, tuttum gönül sözümü,
Aşkın deryâsında yaktım özümü.
Bir kitapta alamadım hızımı,
Haydi, biraz daha hız! diyor bana...
Şerife Gündoğdu