Bir kaza anıydı… Ama asıl kaza insanlığımızdaydı.
Dışarıda demirler konuşuyordu, içeride kahkahalar…
İnsanı insan yapan vicdanıdır; o sustuğunda, gülüş bile acıtır artık.
Bir an durup düşünelim: Nereye gidiyoruz biz?
Kaza sadece yolda değil, vicdanlarda oldu bugün.
Gülüşlerimiz bile acımasızlaştıysa, insanlık yaralı demektir.
Artık ağlanacak halimize gülüyorsak, insanlığımızdan çok şey eksilmiş demektir.
Birkaç gün önceydi… Belediye otobüsünde yol alıyordum. Bir anda bir gürültü, ardından büyük bir kargaşa koptu. Ne olduğunu anlamak için dönüp baktığımda, dışarıda bir kaza olmuştu. Taraflar ellerinde levye demirleriyle birbirlerine saldırıyorlardı. Neredeyse polis gelene kadar birbirlerini öldüreceklerdi.
O an yüreğim korkudan ağzıma geldi. Ancak otobüsün içinde beklenmedik bir ses yükseldi: kahkahalar! Yanımda oturan iki bayan ve başka bir koltuktaki bir karı koca, dışarıdaki olayı izlerken kahkahalarla gülüyorlardı.
Dayanamadım, sordum:
"Neden böyle üzücü bir olaya gülüyorsunuz?"
İçlerinden biri gayet rahat bir şekilde,
"Biz böyle kazaları, kavgaları hep televizyonda görüyorduk. Şimdi ise yakından izliyoruz."
dedi ve gülmeye devam etti.
O an düşündüm… Dışarıda insanlar birbirlerini öldürmeye çalışırken, içeridekiler sanki bir film izliyormuş gibi eğleniyorlardı. Bir insan, nasıl olur da böylesine acı bir olay karşısında gülebilir? Halbuki araç sahipleri, medeni bir şekilde konuşarak da anlaşabilirlerdi.
Dışarıdaki kavga ayrı bir dramdı ama içerideki kahkahalar bambaşka bir dramdı.
Asıl beni üzen, ne kadar duyarsız bir toplum haline geldiğimizi görmekti.
Bir yanda birbirine saldıran sözde insanlar, diğer yanda onların acısı karşısında kahkaha atan yine sözde insanlar...
Ben, bir Müslümanın, bir din kardeşinin başına gelen kazaya ya da üzücü bir olaya sevinecek kadar taşlaşmış bir kalbe sahip olmasını anlayamıyorum. Kusura bakmasınlar ama ben böylelerine insan diyemem.
Gerçek şu ki;
Ağlanacak halimize gülmeye başladık toplum olarak.
Bir damla vicdan, bin kahkahadan daha değerlidir.
Saygılarımla,
Şerife Gündoğdu
17.10.2025
YÜZÜMÜZDE AL KALMADI
Şu dünya ömrümü aldı,
Yaşayacak hal kalmadı.
Gönül bağım birden soldu,
Açılacak gül kalmadı.
Olgunluğa erdi yaşım,
Gülmedi çileli başım,
Gözlerimden akar yaşım,
Tutunacak dal kalmadı.
Dizlerim halsiz, gitmiyor,
Belim büküldü, tutmuyor,
Kalbim sağlıklı atmıyor,
Şifa veren bal kalmadı.
Isınacak yazımız yok,
Çekilecek nazımız yok,
Söyleyecek sözümüz yok,
Şakıyacak dil kalmadı.
Bir koşarım, bir düşerim,
Elbet ben de bir beşerim,
Olanlara hep şaşarım,
Dosta giden yol kalmadı.
Dinimize nifak doldu,
Bizi bin parçaya böldü,
Yoksa kıyamet mi geldi ?
Öpülecek el kalmadı.
Ne ar kaldı, ne de hayâ,
Emekler gitti havaya,
Günahları yıkamaya,
Taşkın akan sel kalmadı.
Kervan gider katar katar,
Bir ucu cihanı tutar,
Orası buradan beter,
Güvenecek kul kalmadı.
Raydan çıktı bir kez tiren,
Tutmuyor ki artık firen,
Sevgiliye selâm veren,
"Bad-ı saba yel kalmadı.
Saygı, sevgi kalmadı hiç,
Başkasında arama suç,
Bu fasılı böylece geç,
Yüzümüzde al kalmadı.
Şerife Gündoğdu