Değerli okurlar.
Ülkemizde son zamanlarda kadınlara sıkça yapılan bir çağrı var: "Daha çok çocuk doğurun." Bu çağrı, genç nüfusun artması, güçlü bir toplum inşa edilmesi adına dile getiriliyor. Ancak göz ardı edilen çok önemli bir gerçek var: Bu çocuklar hangi geleceğe doğacak?
Her doğum, bir sorumluluk demektir. Bir çocuk, sadece dünyaya gelmekle kalmaz; onun büyümesi, eğitimi, sağlığı ve güvenliği toplumun ve devletin sorumluluğudur. Fakat gelin görün ki, doğurması beklenen annelerle, bu çağrıyı yapanlar aynı yükü omuzlamıyor. Çünkü bu ülkede şehit cenazeleri çoğunlukla yoksul mahallelerin kapısını çalıyor. Yönetenlerin çocukları cepheye düşmüyor, acıyı çoğu zaman halk yaşıyor.
Bu çifte standardın adı adalet olamaz. Bir annenin evladını askere gönderirken yüreği ağzında, diğerinin çocuğu yurtdışında güven içinde yaşıyorsa, sormalıyız: Bu neyin adaleti?
Kadınlardan çok doğurmaları bekleniyor ama o çocukların geleceğine dair somut bir güvence veriliyor mu? Geliri olmayan, güvencesiz, geleceğe dair umudu kalmamış aileler nasıl çocuk büyütsün? Eğitim sisteminin sorunları, sağlıkta eşitsizlik, istihdam yetersizliği ve sosyal adaletsizlik çözüme kavuşmamışken, sadece sayıya odaklanmak ne kadar gerçekçi?
Çocuk doğurmak bir milli görevmiş gibi sunuluyor; oysa bu, başlı başına bir vicdan meselesidir. Çünkü mesele yalnızca nüfusu artırmak değil, doğan her çocuğun insan onuruna yakışır şekilde yaşayabileceği bir ülke kurmaktır.
Eğer bu ülkede doğan her çocuk eşit değilse, askere gidenlerin anneleri sadece yoksul kesimden çıkıyorsa, o zaman bu yük kadına değil, sisteme aittir.
Not:
Gerçek kalkınma, sadece nüfusla değil; adaletle, eşitlikle, vicdanla sağlanır. Kadınlar doğurmakla görevlendirilirken, çocuklarının geleceği için yalnız bırakılıyorsa, bu çağrı sadece kelimeden ibarettir. Oysa millet olmak, yükü birlikte taşımakla mümkündür.
Sevgi ve saygılarımla...
Şerife Gündoğdu
25.05.2025.
MANÂDAN MANÂYA
Çıktım sırlar âlemine,
Süzdüm manâdan manâya.
Düştüm bir kez aşk gölüne.
Yüzdüm manâdan manaya.
Dünyanın sahte yüzünü,
Nâr da gördüm en özünü
Gecesini gündüzünü,
Çözdüm manâdan manâya.
Aşk elinden mestâneyim,
Her işimde dostaneyim.
Nefsim ile hasmâneyim,
Üzdüm manâdan manâya.
Dünya denilen şu handa,
Hepimiz bir imtihanda.
Bir o yanda, bir bu yanda,
Tozdum manâdan mânâya.
Bir defter kalem elimde.
Tevhid- i kelâm dilimde,
Bilmediğim bir âlemde,
Yazdım mânâdan manâya.
Şerifeyim sözün özü,
Açıldı kalbimin gözü.
Sanki bu bir ışık hızı,
Gezdim manâdan manâya. ,
Şerife Gündoğdu