Gerek her toplumun, gerekse her milletin ya da uluslararası alanda kabul edilmiş dini, milli,
geleneksel, özel günleri mevcut.
Bir milleti millet yapan özel günlerin kutlamaları haliyle büyük bir coşku ile yapılmalı,
unutulmamalı, unutturulmamalı.
O günün neden kutlandığı, unutulduğunda millet olma duygusu yok olur, geçmişini unutan milletlerin geleceği de olmaz.
İnançları gereği her milletin, ulusun her inanç dünyasının da kutladığı özel günleri var,
bunlara da gereği gibi önem verilmeli, gereği gibi yaşanmalı.
Dini Bayramlarımızı da gereği gibi yaşamalıyız, Ramazan Bayramını şeker bayramı olarak
değil, ramazan bayramı olarak neden kutladığımızı, anlamını önemini bilmeli.
Kurban Bayramı'nı bir hayvan katliamı olarak adlandıranlara inat, yardımlaşmanın, toplumsal
kaynaşmanın, inancımızın bireysel bir din olmayıp toplumsal ve evrensel bir yapıya sahip
olduğu bilinciyle gelecek nesilllerimize lisanı münasip ile aktarmalıyız.
Bunların dışında da çeşitli anma, kutlama günleri var, alanımıza giren özel çocuklarımız için
de belirlenmiş uluslararası alanda genel kabul görmüş günler var.
Örneğin ülkemizde de en çok bilinen 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, 21 Mart Dünya Down Sendromu günü gibi, bu
özel günler de farkındalığın arttırılması için gerekli olduğu gibi amacından sapmadan,
saptırılmadan değerlendirilmesi gereken günler.
Geleneklerimiz, kültürümüzün getirdiği Nevruz Bayramı, Hıdırellez gibi günlerimiz de bu
milleti millet yapan kültürel, örfi günlerimiz. Bu günler de milletimizin tutkalı.
Bütün bunların dışında da genel kabul görmüş, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü,
doğum günleri vb. özel gün kutlamaları da artık tüm dünyada kutlanmakta.
"Bir bayram daha geliyor, sensiz kaçıncı bayram Babamm.
Kaç bayram daha sensiz geçecek, ama biliyormusun Babam.
Herkesin sevinçle beklediği bayram günleri ben hiç gelmesin istiyorum.
İsyan etmiyorum, haşa korkarım da,
Ama eşiğinden geçip elini öpeceğim bir babam yok!
Yanında çocuklaştığım, kendimi güvende hissettiğim sarılıp kucağına yatıp nazlandığım
Bir babam yok, bayram olmuş neye yarar.
Bayram sabahı sofrana oturup kahvaltımızı yapsak yine sonra oturup, sohbet edip gülüp
eğlensek çok mu şey istiyorum ben BABAMM."
Sosyal medyadan alıntıladığım bir yazı bu.
Babamı, annem olarak da değerlendirebilirsiniz Dar-ül Bekaya gönderdiğiniz büyükleriniz
sevdikleriniz için de.
Onun için diyorum ki sevgili dostlar, özel günleri kutlarken annesini, babasını, büyüklerini,
evlatlarını, sevdiklerini kaybedenleri de düşünün, kutlama yaparken, herkesin gözüne
sokmadan, abartmadan.
Annelerimiz, babalarımız, sevdiklerimiz hayatta iken, kıymetlerini bilelim, anın ve günün
kıymetini bilelim. Yoksa bizler gibi yukarıdaki alıntı ve benzerlerini okuyup, okuyup
gözleriniz buğulanır, derin bir ah çekersiniz. "Sessiz Gemi" şiirinde söylendiği gibi, gidenin
gelmeyeceğini bile bile.
Sevdiklerinizle, nice sağlıklı günlere, nice bayramlara, yaklaşan Kurban Bayramımız kutlu
olsun. Birliğe, beraberliğe, dayanışmaya huzura vesile olması dileğiyle…