Türk Ocağı Eskişehir Şube Başkanı Prof .Dr. Nedim ÜNAL hocamızın organizasyonu ve
koordinasyonu ile ANAYURTTAN ATAYURDA sloganı ile iki gurup halinde Eylül ayı
içinde çok güzel bir organizasyona imza atıldı.
İkinci gurupta yer bulmak bizlere de nasip oldu. Ne zamandır istediğim, arzu ettiğim, zaman
zaman Nedim Hoca ile sohbetlerimizde; "Hocam daha önce gidip Atayurdu gezip gördünüz,
bir ön ayak olun da bizler de gidip görelim, Atayurdumuzu." Şeklindeki talebimiz, duamız
kabul oldu. Gidip görmek oradaki havayı teneffüs etmek nasip oldu,kırk kişilik bir gurupla 8-
9 gün süren yorucu ama bir o kadar da manevi açıdan doyurucu bir yolculuk oldu.
İstanbul'dan, THY ile Özbekisatan'ın Ürgenç Hava alanı uçuşumuz gayet güzel ve keyifli idi.
Heyecanımız Atatopraklarına basınca bir kat daha arttı. Bizleri bekleyen Özbekistanda ikamet
eden tur şirketi sahibi Mehmet kardeşimiz ve ekibi uçaktan iner inmez bizleri Hive şehrine
götürdü.
Hive şehri ve İçenkale buram buram tarih kokuyor, oradaki rehberimiz akşama kadar bizleri
günümüzden, yaşanılan çağa aldı götürdü. Kale dışarıdan bakıldığında, duvarları çok eskiden
Anadoluda bol samanlı, çamurdan yapılan kara sıva ile sıvanmıştı. Kale içinde ise zamanının
eserleri ya restore edilmiş ya da aslına uygun ya da çok yakın bir şekilde yeniden imal
edilmiş. Camiiler, Medreseler, Türbeler, Türk'e has motifler ile Firuze rengiyle ( bizim
Turkuaz olarak bildiğimiz rengin Türkçesi) baskın bir şekilde bezenmiş.
Tüm eserler Devlet eli yeniden elden geçiriliyor. Tarihe şahitlik ederek günümüzü
selamlıyorlar.
Daha sonra sırasıyla, Seyhun, Ceyhun Nehirleri (Maveraünnehir), Kızılkum ve Karakum
çölleri, Buhara, Semerkant, Taşkent ve akabinde Kazakistan'ın Türkistan İline vasıl olundu.
İmam Buhari'nin, Biruni, İbni Sina, Uluğ Bey, Timur Han, Babür Şah, Nakşibendi
Hazretlerinin makamlarını, yaşadıkları yerlerin ziyaretlerin ardından en son Türklüğün, İslamı
kendi kültürü ile yoğrulmasının mimarı, Tapduk Emre'lerin, Yunus Emre'lerin Sarı
Saltukların, Hace Bektaş Velilerin piri üstadı Ahmet Yesevi Hazretlerinin makamlarını
ziyaret etmek, oralarda, onların teneffüs ettiği havayı teneffüs etmenin verdiği hazzı, duygu
selini tarif etmek mümkün değil sevgili dostlar.
Adaletli, ilime, bilime dayalı bir anlayış çerçevesinde Büyük Türk Milletinin neleri
başarabildiğini gördük, şahit olduk.
Uluğ Bey'in rasathanesinde yaptığı hesaplamaların bu günün teknolojisi ile yapıldığında dahi
hiç eksiksiz aynı sonuçları alındığını hayretler içinde gördük.
Nakşibendi Hazretlerinin, tarikat ehline ; " Eliniz işte, Gönlünüz Allah'ta olacak" sözünü
beynimize nakşettik. Daha doğrusu geçimini sağlayacak bir işi, mesleği olmayanı dergahına
kabul etmediğini işittik, öğrendik.
Ez cümle, Prof.Dr.Nedim ÜNAL nezdinde Türk Ocağı Eskişehir Şubesine, bizleri Atayurtta
ziyadesiyle ağırlayan, gönüllü Kültür Elçiliği yapan Mehmet Nur TÜRK kardeşimize ve
ekibine sonsuz teşekkür.