Her yıl Ekim ayının ilk haftası dünyada olduğu gibi, ülkemizde de "Disleksi
Farkındalık Haftası" ve Ekim ayının ilk haftasının Perşembe günü ise "Dünya
Disleksi Günü olarak kabul edilmektedir.
Bireyin zeka düzeyinin normal veya normalin üstünde olmasına rağmen, dil
becerileri, okuma, yazma gibi durumlarda problem yaşamasını öğrenme güçlüğü
veya bozukluğu, genelde disleksi olarak tanımlanır.
Disleksi ilk defa İngiliz bilim adamı Morgen tarafından 1900'lü yılların
başlarında tanımlanmıştır.
Disleksili bireyler anlama, okuma ve yazmada güçlük çekmesi sebebiyle
kendi akranları ve arkadaşlarından geri kalabilirler.
Anlama, ifade, okuma ve yazma zorluğu ve hız düşüklüğü, harflerin ve
rakamların ters yazılması, birbirine karıştırılması, dikkat dağınıklığı, dikkatsizlik
veya becerilerinde çelişki olması durumları disleksi belirtisi olarak
değerlendirilebilir. Bu tür belirtileri değerlendirebilmek için mutlaka konunun
uzmanlarına başvurulmalı, teşhisin çocuk ve ruh sağlığı uzmanları tarafından
konulması en uygun yol olarak düşünülmesi gerekir.
Teşhisin konulmasıyla birlikte çocuk akranlarıyla kıyaslanmamalı, anlayışlı
ve sabırlı olunmalı, sosyal hayattan kopmasına izin verilmemeli ve özel eğitim
ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.
Bu alanda kesin olarak netleşmiş bir yol olmamakla birlikte, özellikle
rehabilitasyon merkezlerinde veya disleksi merkezleri altındaki kuruluşlarda
destek verilmeye çalışılmaktadır. Özel Eğitim Öğretmenlerinin desteğinin yanı
sıra, Dil Terapistlerinin de mutlaka desteği gerekmektedir disleksili çocuklar
için. Alandaki en büyük sıkıntılardan biri de dil ve konuşma terapisi
konusundaki uzman azlığıdır.
Destek eğitimi almak isteyen ailelerin, eğitim almak için görüştüğü
merkezlerde özellikle alanında eğitim almış Dil ve Konuşma Terapisti istihdamı
sorgulanmalıdır.
Öğrenme güçlüğü tanısı konulan bireylerin özelliklerinin birbirinden farklı
olması sebebiyle, her çocuğun durumuna göre bireysel eğitim programı
düzenlenerek her çocuğa uygun eğitimi belirlenerek uzun sürecek eğitim süreci
başlatılmalıdır.
Her şeyden önce eğitim süreçleri içinde ve hayatları boyunca aile bireyleri ve
eğitimcilerin sabırla ve sevgiyle yaklaşmaları her işte olduğu gibi bu sürecin de
sihirli anahtarıdır. Bu anahtar elimizde olduğu müddetçe, hece hece ilerleyerek
sonuca ulaşmak her daim mümkündür.