HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 08 MAYIS 2025, PERŞEMBE



NİÇİN YAŞIYORUZ?

08.05.2025 00:00
Böyle bir soru geldi mi aklınıza? Benim geldi. Kendi kendime saatlerce, günlerce düşündüm. Dipsiz kuyulara
düştüm. Bir türlü cevap bulamadım. Çevremdekilere sordum. Sormaktan yoruldum. Düşüncelerimle bu sorunun peşinde
koştum. Doğru soru yanlış kişilere sorulunca cevap yanlış oluyor doğal olarak. O zamanlar dünyaya başka gözle baktığım
için çevremdekilerde benim gibi; düşünüyoruz, aynı sonuca varıyoruz.
Hayatımda beni mutsuz eden tarifsiz bir boşluk var. Çalışıyorum, para kazanıyorum, istediğimi alıyorum, istediğimi yapıyorum. Ancak mutlu olmuyorum. Ne korkunç bir tezat. Benim yaptıklarımın bazılarını hayvanlarda yapıyor. Ben insanım düşünüyor fikir üretiyorum. Seviyor seviliyorum. Yeteneği varsa çalışıp icat yapıyor insan görüyorum.
Askerlik geldi, askere gittim. Acemi birliğinde sürekli eğitim derken akşam erkenden uyuyoruz. Sabahleyin yine eğitim.
Üç buçuk ay nasıl geçti anlamadım. Bu soruda aklıma gelmedi. Dağıtım olduk, usta birliği sıkmaya başladı. Dün
buradaydım, geçen haftada, geçen ayda, geçen mevsimde. Yok bitmeyecek bu askerlik. Sıkı disiplin, yoğun çalışma beni
böyle düşündürüyordu. Derken o bitmez zannettiğim askerlik bitti.
Şimdi nişanlanmak, evlenmek yuva kurmak faslı başladı. Yüreğimi yaktı dağladı. Demiştim ya istediğimi alıyor,
istediğimi yapıyorum diye. Hiçbir hazırlığım yoktu, beni bir sancıdır tuttu. Hadi gel şimdi bu işi kotar bakalım. Hemen bir
iş buldum çalışmaya başladım. Nişan ve düğüne para hazırladım. Nişan yaptık, kına yaktık. Evlendik güya keyfimize
baktık. Derken Doğu Anadolu'nun bir köyüne tayinim çıktı. Yükü döşeği, yorganı sardık, o köye yollandık.
Eşim hayatında ilk kez ailesinden ayrılıyordu. Hem de bir dağ köyüne geliyordu. Beraber köye ve köylülere alışmaya
çalışıyoruz. Ben beynimde hep "Bütün hareketlerime dikkat etmeliyim, kendimi kontrol etmeliyim. Benim iki gözüm var
ama beni gören onlarca göz var." diye düşünüyorum, buna göre davranıyorum. Günler gelip geçerken ilginç olaylar
yaşıyorum. Şöyle ki ev sahibimin evinde ezan okunduğunda abdesti olan namaza duruyor, olmayan abdest alıp namaza
başlıyor. Daha sonra biri imam oluyor, cemaat olup topluca namaz kılınıyor. Bu defalarca yaşandı. Bir kez olsun bana
"Hoca sen niye namaz kılmıyorsun? Hadi hocam sende bizimle namaz kıl." Demediler. Ben sadece Cuma günleri usulen
Cuma namazı kılıyordum. Ama bu durumdan da çok mu çok sıkılıyordum. Şehire alış verişe gittiğimde de aynı duyguları
yaşıyordum. Ezanlar okundukça insanlar camilere dolup her vakit namaz kılıyor, bense onlara bakıp duruyorum. Kendi
kendime sorguluyorum. "Ya bunlar yanlışta, ya da ben." Başka izahı yok bunun.
Yaz tatili geldi kendi şehrimize döndük. Annemi, babamı, kardeşlerimi, eşimin amcasını, yengesini, kayın babamı, kayın
validemi gördük. Söyledik, eğlendik, güldük. Tıp Fakültesinde çalışan arkadaşım "Yengemi getir kontrol ettirelim, dosya
açtıralım. Daha sonra geldiğinde hazır olur." dedi. Muayenede eşim hamile çıktı. Daha çok zaman vardı ama dosya
hazırdı. Yaz bitti, tekrar çalıştığım köye döndük.
Ben "Niçin yaşıyoruz?" sorusunun yanına "Ya bunlar yanlış ya ben" ikilemini de koymuştum. Ancak çıkış bulamıyordum.
Şubat tatili geldi yine şehrimize döndük. Eşimin hamileliği altı ay olmuştu. Doğruca Tıp Fakültesine gittik. Doktorlar bir
reçete yazıp beni gönderdiler.
Reçetede "Erken eylem." diye bir cümle okudum. Şaşırdım, şaşkınlık içinde kaldım. Eşimi yatırdılar, bana bazı ilaçlar bir takım medikal malzemeler aldırdılar. Bir gün sonra eşim doğum yaptı. Bir kilo üç yüz elli gram. Oksijen çadırında küçücük, kıpkırmızı, yüzünde tüyler olan bir bebek. Eşimle aramızda kan uyuşmazlığı olduğu için acilen kanı da değişti.
Gençliğimde annem seni şunla evlendireceğim dediğinde bakıp "Olmaz akraba evliliğinden kan uyuşmazlığı oluyor
özürlü çocuklar doğuyor." demiştim.
Bir de çok hareketli ve telaşeci olduğumdan; Bazen "Ağır adam batman (ağırlık ölçüsü) çeker" derdi. Arkadaşlarımda "Yavaş ol molla desinler." dediklerinde ben de "Ben yedi aylığım anamın karnında
bile dokuz ay durmamışım." diye dalga geçerdim. Şimdi benim çocuğum yedi aylık bile değildi. Birde eşimle aramızda
kan uyuşmazlığı çıktı. Eşimin köyü ile benim köyüm arasında bin yüz kilometre mesafe vardı. Haydi, gelin bu problemi
beraber çözelim.
Söyledikleriniz evreni dolanıp sonunda gelip sizi buluyor. Kuranı kerim "Alay ettiklerinizi yaşamadan ölmezsiniz." diyor.
İnsan bir beden olarak yaratılıyor içine Ruh konuyor. Yemek, içmek, diğer ihtiyaçlar bedeni; iman, inanç, ibadetler ruhu
doyuruyor. Ben yiyip, içiyor, gezip, tozuyor bedenin ihtiyacını gideriyorum. Ancak RUH yaratanı ile irtibata geçmek, ona
kulluk etmek istiyor. Bende orası eksik. İşte bundan dolayı içimde tarifsiz bir boşluk var. Yaptığım hiçbir şeyden
memnun değilim. Sonunda "Niçin yaşıyoruz?" un cevabını buldum. Ben mi buldum? Yaratanım söylediklerimi bana
birebir yaşatarak buldurmuş. Yaratanıma binlerce şükür ve hamdü senalar olsun.
Bahadır ÖZALPER / diğer yazıları
•NİÇİN YAŞIYORUZ? 08 00:00:00.05.2025
•AMBARGO 08 00:00:00.04.2025
•HALKIN ENDERUNU 04 00:00:00.03.2025
•TESADÜF 02 00:00:00.02.2025
•OKUL 01 00:00:00.01.2025
•ZEKAT 04 00:00:00.12.2024
•TEK KOLLU İNSANLAR 11 00:00:00.11.2024
•ANADOLU YİĞİDİ 14 00:00:00.10.2024
•OHH! OFF! 07 00:00:00.10.2024
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--






logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr