HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 11 ARALIK 2025, PERŞEMBE



ESKİŞEHİR’İN KURTULUŞU VE GADİR-İ HUM’UN HATIRLATTIKLARI

11.12.2025 00:00
Bazı günler vardır ki, takvimde sıradan bir tarih gibi görünse de kalplerde derin izler bırakır. Bu günler bazen bir şehrin kurtuluşu, bazen de tüm insanlığın kaderini şekillendiren bir dönüm noktasıdır. 2 Eylül 1922, Eskişehir'in düşman işgalinden kurtuluşu olarak bölgesel bir sevinci temsil eder. Ama 16 Mart 632… işte o gün, tarihin akışını değiştiren bir gün olarak hafızalara kazınmıştır. 
O gün, yani 18 Zilhicce'de, Gadir-i Hum'da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) müminlerin önünde durdu. Sesini yükseltti, hutbesinde Allah'ın emrini tebliğ etti: Kendinden sonra ümmetin yol göstericisi olarak Hz. Ali'nin tayin edildiğini ilan etti. Bu sözler, gökyüzü kadar berrak, kalplere işleyen bir hakikatti. 
Fakat zaman ilerledikçe bu hakikat gölgelerin arasına itildi. İnsanlar farklı kararlar aldı, farklı yollar seçti. İşte bu yanlış kararların yankısını gösteren bir konuşma, Hz. Ömer ile İbn Abbas arasında geçtiği rivayet edilir. Kaynaklarda bu konuşma, tarihin sessiz tanıkları gibi aktarılır:
Ömer:
  • Allah'a yemin ederim ki, senin arkadaşın (Ali) Resulullah'tan sonra bu işe en lâyık kimseydi. Ancak biz iki şey-den dolayı ondan, onun halife olmasından korktuk.
İbn Abbas: 
  • Hangi şeylerden dolayı ey müminlerin emiri?!
Ömer: 
  • Yaşının genç olmasından ve Abdulmuttaliboğulları'na yönelik sevgisinden korktuk.
Yine Ömer b. Hattab'ın toplantılarından birinde bir grup adamla birlikte Abdullah b. Abbas da bulunur. Ömer ona şöyle der: 
  • Ey İbn Abbas! İnsanların size halifeliği vermelerine neyin engel olduğunu biliyor musun?
İbn Abbas şöyle der: 
  • Hayır, ey müminlerin emiri! 
Ömer şöyle der: 
  • Fakat ben biliyorum.
İbn Abbas: 
  • Nedir bu? Diye sorar. 
Ömer şu karşılığı verir: 
  • Kureyş, peygamberliğin ve halifeliğin sizde birleşme-sini istemedi. Çünkü o zaman bütün iyilikleri, bütün meziyetleri kendinizde toplayarak insanlara üstünlük taslardınız. Bu yüzden Kureyş duruma baktı ve bir seçim yaptı; başardı ve isabet etti.
İbn Abbas ona şu karşılığı verir: 
  • Müminlerin emiri bana karşı öfkesini tutabilecek mi?
Ömer ona kızmayacağına dair güvence verir: 
  • İstediğini söyle, der.
İbn Abbas şöyle der: 
  • Senin "Kureyş istemedi." Sözüne gelince, yüce Allah bir kavim hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar Allah'ın indirdiğini istemediler. Böylece amelleri boşa gitti."(Muhammed, 9) "Çünkü o zaman bütün iyilikleri ve meziyetleri kendinizde toplayarak..." şeklindeki sözüne gelince, eğer biz halifelikle üstün-lük taslayacak olsaydık, Peygamber'in akrabası olmakla üs-tünlük taslardık. Fakat biz, öyle bir topluluğuz ki, Resulul-lah'ın (s.a.a) ahlâkına sahibiz. Allah onun hakkında şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzeresin." (Kalem, 4), "Sana tâbi olan müminlere (alçak gönüllük) kanadını indir." (Şuarâ, 215) "Kureyş bir seçim yaptı..." şeklindeki sözüne gelince, yüce Allah şöyle buyuruyor: "Rabbin dilediğini yaratır ve seçer, onların seçme hakkı yoktur." (Kasas, 68) Sen de biliyorsun ki, ey müminlerin emiri, Allah, kullarından seçtiğini seçmiştir. Eğer Kureyş Allah'ın baktığına baksaydı, o zaman başarılı olur ve isabet etmiş olurdu.
Ömer bir süre düşünür, ardından şöyle der: (Bu arada İbn Abbas'ın bu net sözleri canını sıkmıştır.) 
  • Yavaş ol, ey İbn Abbas! Sizin kalbiniz, ey Haşimoğul-ları, Kureyş'in işlerini karıştırmaktan başka bir şey düşünmüyor. İçinizde Kureyş'e yönelik yok olması mümkün ol-mayan bir kin vardır.
İbn Abbas şu karşılığı verir: 
  • Yavaş ol, ey müminlerin emiri! Haşimoğulları'nın kalplerini karıştırıcılıkla suçlama. Onların kalpleri, Allah tarafından arındırılmış ve temizlenmiş Peygamber'in kal-bindendir. Onlar, Allah'ın kendileri hakkında şöyle buyurduğu Ehl-i Beyt'tendirler: 
"Allah ancak siz Ehl-i Beyt'ten kötülükleri gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzâb, 33)                                                       
Ardından İbn Abbas şöyle der: 
  • Kine gelince, kendisine ait olan bir şey gasp edilmiş olan ve bu şeyin başkasının elinde olduğunu gören insan kin gütmez mi?
Ömer kızar ve bağırır. Bu arada aklına daha önce duyup da içinde sakladığı bir şey gelir. Şöyle der: 
  • Sana gelince, ey İbn Abbas! Seninle ilgili bir şey duy-dum. Bunu sana söylemek istemiyorum. Bu senin benim yanımdaki dereceni düşürür.
İbn Abbas şu karşılığı verir: 
  • Ne duydun, ey müminlerin emiri?! Bunu bana söyle. Eğer batıl bir şeyse, benim gibi birisi kendisine yakıştırılan batıl bir şeyi kolaylıkla ortadan kaldırır. Eğer doğruysa, o zaman bu, benim senin katındaki derecemi düşürmez.
Ömer şöyle der: 
  • Duydum ki, sen her yerde: "Bize ait olan hilâfet kıskançlıktan ve zulümle elimizden alındı." Diyormuşsun.
İbn Abbas gerilemedi ve duruşunu değiştirmedi, istifini bozmadı. Bilakis şöyle dedi: 
  • Evet, kıskançlıktan elimizden alındı. Nitekim İblis de Âdem'i kıskandı ve onun cennetten çıkarılmasına neden oldu. Evet, zulümle alındı. Ey müminlerin emiri! Sen hak sahibinin kim olduğunu daha iyi biliyorsun. Ey müminlerin emiri! Sen acemlere karşı Resulullah'tan dolayı Arapları haklı görmedin mi? Ve sen diğer Araplara karşı Resulullah'tan dolayı Kureyş'i haklı görmedin mi? Biz de diğer Kureyşlilerden ve başkalarından daha fazla Resulullah'a yakınız ve onunla ilgili bir şeyde daha fazla söz sahibiyiz.
Ömer şöyle der: 
  • Benden uzaklaş, ey İbn Abbas!
Ömer, onun kalkıp ayrılmak istediğini görünce, ona bir kötülük etmesinden korkarak derhâl nazik bir şekilde der ki:
  • Ey çekip giden adam! Ben senden gelen bütün olumsuzluklara rağmen senin hakkını gözetirim.
İbn Abbas ciddiyetini bozmadan ona dönüp şöyle der: 
  • Ey müminlerin emiri! Benim, senin ve diğer bütün Müslümanların üzerinde Resulullah'tan dolayı bir hakkım var. Kim bu hakkı korursa, kendi hakkını korumuş olur. Kim bu hakkı zayi ederse, kendi hakkını zayi etmiş olur (1)
2026 yılına sayılı günler kala, üzerimizde hakkı bulunan insanların haklarını zayi etmeden geçireceğimiz günler ve yıllar temennisiyle; yeni yılın Müslüman Türk milletine hayırlar, bereket ve huzur getirmesini dilerim. 
Selam ve saygılarımla…


Kaynak:
  1. Tarih-i Taberî, 3/289-290,Hidayet Önderleri cilt 2 Sayfa 209

 
Mustafa ÇOBANOĞLU / diğer yazıları
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--








logo

   E-posta: bilgi(@)eskisehirdenhaber.net
Tüm hakları Eskişehirden Haber adına saklıdır: ©2019-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr