Akşam saatleri idi. Ve birçok kişi evine gitme telaşında olduğu için tramvayların da dolu olduğu saatlerdeydik. İki eylül durağından tramvaya bindim zaten adım attığım yerden ileri de gidemediğim için olduğum yerde gözüm bir kadına çarptı. Ayakta yolculuk yapsa da bir eliyle tutamaçdan tutmuş bir eliyle de okumaya çalıştığı kitaba sarılmıştı. İtiraf edeyim ki şaşırıp cidden okuyor mu diye düşündüm. Biraz izledim evet gerçekten okuyordu bu kez kendim yapmadığım için üstelik yapana da şaşırdığım için utandım kendimden. Kızdım içten içe... Küçük adımlarla yaklaşmaya çalıştım her durakta biraz daha biraz daha. Merak etmiştim okuduğu kitabı.. Kitabın arka yüzünde robotların insan hisleri taşımamasından insan gibi üzmeyip üzülmediğini anladığım bir cümle okudum. Sonra anladım aslında çağımızın en önemli sorunu işte bu... İnsanlar artık robot gibi değil mi? Öyle olmalı yoksa bu kadar acı yeryüzünde çok fazla.. Yani birbirimizin acısını hissetmiyorsak, sevincini paylaşmıyorsak, ağlayan birini görüp gözümüz sulanmıyor, kahkaha atan bir yapancıya tebessüm ile katılmıyorsak biz insan mıyız? Bir kaç gün önce kitaplığımızı yerleştirirken eşimin askerde tuttuğu defterler geldi elime. İçinde bir sürü mektup vardı onlara göz gezdirmiştim. Bundan sadece 26/27 yıl önce arkadaş mektuplarındaki dil insanların birbirine resmen sevgiden önce saygılı olduğunun bir kanıtıydı. O mektuplar da önce saygı var. Sevgi var. Çocukluk anıları var. Hal hatır paylaşıp dert tasa sormak var. İyi dilekler temenniler var. Umut verici cümleler var. Gençlik hayalleri var ümit besleyen . Dedesinin torununa yazdığı mektupta bile.. Ne hale gelmişiz demiştim o mektupları okurken. Ama biliyorum neden olduğunu önce saygı bitti diye de geçirmiştim içinden. Ama bugün tramvayda kitap okuyan kadını gürünce neden saygının ve tabiki devamında tüm duyguların bu kadar körelip yok olduğunu anladım... OKUMUYORUZ.... OKUMUYORUZ.... OKUMUYORUZ.... Okumak bu kadar önemli olmasaydı ilk ayet "ikra" ile başlar mıydı? Bir kitabın filmi çekiliyor aynı tadı vermiyor,beğendiğiniz yerlerin altını çizip önemli olayların sayfasına yıldız koymak gibi olmuyor. Bir haber gazatede de yazıyor TV' de de çıkıyor ama gazete de ibret olsun diye yada başkasına göstermek için, anı olsun arşiv oluşsun diye sayfayı kesip ayırabilirsin ama TV programı geçip bitiyor. Bir mesaj yazıyoruz mail yada telefon numarasına yada sosyal medya hesabına. Telefon bozulsa, şifreler unutulsa hepsi kayıp oluyor ama 30/40/50 yıl sonra artık görüşmediğimiz yaşayıp yaşamadığını bilmediğimiz bir arkadaşımızın mektubu çıkıyor kitaplık köşelerimizden. Ve asıl önemlisi onca yıl sonra okurken aynı hislerle okuyup özlemle anıyoruz. İnsanoğlu bence teknolojiyi çok yanlış kullanıyor. İşlerimizi ilişkilerimizi teknolojiye bıraktıkça cihazları biz yönetecek yerde yönetiliyoruz.. Teknolojiye paralel sosyal medya amirimiz, iş arkadaşımız, ailemiz oluyor ve onlar insan hayatını ele geçirirken insanlar da onların yerine geçip duygusuzlaşıyor yani aslında robotlaşıyor. Ortamlarda bu konular açıldıkça hepimiz çoğunlukla aynı fikirde oluyor ama düzeltmek için çözüm üretemiyoruz. Çünkü biz de memnunuz bu durumdan. İşimize geliyor. Mesela ben bu yazıyı okunması için sosyal medyada paylaşacağım.. Okuduktan sonra kişi bana sorabilir Sen insan mısın?
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.