Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde İnsan Hakları Eğitim Programı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan hak ve hürriyetlerinde son 22 yılda sessiz devrimlere imza atmış bir kadro olarak eğitim programının insan haklarıyla ilgili bilincin artmasına ve bu alanda AK Parti'nin başarılarla dolu tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkı yapacağına inandığını belirtti. Erdoğan, insan hakları fikrinin muhafazası, geliştirilmesi, saldırılar karşısında korunması toplumsal barışın teminatı olduğunu, insan hakları eğitim programının, titizlikle hazırlanmış içeriğiyle inşallah bu amaca hizmet edeceğini ifade etti.
'Ne Srebrenitsa soykırımından ne Irak'ın işgalinden, ne Suriye ihtilafından, ne de Rusya, Ukrayna savaşından maalesef gerekli dersler çıkarılmadı'
Çevrede gelişen gelişmeleri hep birlikte takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, 'Programımızı dünyada son derece ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir dönemde icra ediyoruz. Dünya siyaseti en sert virajlarından birini dönüyor. Uluslararası sistemde ciddi bir güç boşluğu var. Sadece güç boşluğu değil bir ahlak ve vicdan kaybıyla da karşı karşıyayız. Bu boşluk gün geçtikçe tebarüz ediyor. Kendini net olarak hissettiriyor. Hepimizi ürkütmesi gereken kan, zulüm, savaş ve çatışma sahneleri adeta sıradan hale geldi. İnsanlığın kendi ortak güvenliğini temin etmek için tehisi ettiği kurumlar normal kurallar günden güne irtifa kaybediyor. İnsan hakları, demokrasi, hukuk ve küresel adalet gibi asırların birikimi olan kavramların içi boşaltıldı yıpratıldı İtibar ve güven kaybına uğradı. İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli sistemin yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Buna mukabil bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Srebrenitsa soykırımından ne Irak'ın işgalinden, ne Suriye ihtilafından, ne de Rusya, Ukrayna savaşından maalesef gerekli dersler çıkarılmadı. Küresel sistemi adalet eksenli revize edecek yaşam hakkı dahil hak ihlallerinin önüne geçecek hiçbir çaba gösterilmedi. Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren her kriz bir öncekini arattırmıştır' diye konuştu.
'Normalde insanlığı ayağa kaldırması gereken bu zulüm karşısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden çıt yok'
Gazze kriziyle beraber küresel sistem iflas bayrağını çektiğini aktaran Erdoğan, 'Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiş, hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmış on yıllardır bize örnek gösterilen kurumların içinin ne kadar kof olduğunu apaçık ortaya koymuştur.
Kıymetli dostlar çok değerli kardeşlerim Gazze'de Filistin halkının maruz kaldığı soykırımı anlatmaya artık kelimeler kifayet ediyor. Her gün bir yenisi eklenen katliam görüntülerine bakmaya inanın can dayanmıyor. Kafası kopmuş masum bebeklerin artık bu yükü çekemiyorum diyerek babasının mezarı başında gözyaşı döken çocukların, bombaların altında öksüzleriyle birlikte hayatta kalmaya çalışan yüreği yaralı anne görüntülerini izlemeye hiçbirimizin kalbi dayanmıyor. Aşkınız, soykırım başlayalı tam on ay oldu, bu sürede on altı binden fazla çocuk öldü. Kırk bin masum insan şehit edildi. Enkaz altındaki on binden fazla şehidin naaşına ulaşılamıyor. Bir kısmı ağır, yüz bine yakın yaralı var. İsrail, Gazzelileri sadece bombalarla sadece kurşunlarla öldürmüyor. Aç, susuz, gıdasız bırakarak da katlediyor. Giderek zalimleşen, şımaran azgınlaştıkça azgınlaşan bir haydut devlet avuç işi kadar toprak parçasına sıkıştırdığı 2,3 milyon insana karşı 300 gündür barbarlığın her türlüsünü sergiliyor. Dikkat edin normalde insanlığı ayağa kaldırması gereken bu zulüm karşısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden çıt yok. Yasak savma kabininden güya bir karar aldılar. Ama uygulamak için kıllarını dahi kıpırdatmadılar' ifadelerini kullandı.
'Mazlumların, acıları üzerinde sevinç çığlıkları atan vicdan fukaralarını ne tarih ne de çocukları affedecek'
Batılı ülkelerin İsrail'in soykırım politikasının suç ortağı olduğunun altını çizen Erdoğan, 'Netanyahu yönetiminde daha fazla çocuk öldürsün diye silah ve istihbarat dahil her türlü desteği sağlıyorlar. Bu desteklerini de gizleme gereği duymadan katil avuçları şişinceye kadar alkışlayarak alenen gösteriyorlar. Burada şu ikazı açık açık yapmak durumundayım. Tarih kimin nerede durduğunu çok net biçimde kaydetmektedir. Nasıl bundan s85 sene önce Hitler'in Nazi parlamentosu Reichstag 'da yaptığı soykırım konuşmasını heyecanla alkışlayanlar tarihe isimlerini utançla yazdırdıysa günümüzün Hitleri Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar da aynı şekilde ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek. Mazlumların özellikle acıları üzerinde sevinç çığlıkları atan vicdan fukaralarını ne tarih ne de çocukları affedecek. Bunları söylediğim için birilerinin rahatsız olacağının elbette farkındayım. Herkese yaptıkları gibi antisemitik yaftası vurarak belki bizi susturmaya çalışacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bugüne kadar zulüm karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmadık ve bundan sonra da olmayacağız. İnsanlığımızın sınandığı bu zor zamanlarda konuşmayı hakkı ve hakikati haykırmayı Filistin halkına karşı görevimiz olarak görüyoruz. Şunu çok net ifade etmek isterim. Biz dünyanın gözlerinin Filistin'e döndüğü bir günde fırsat bu fırsat deyip birilerine şirin gözükme peşinde değiliz. Biz bedeli ne olursa olsun ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutup kaldırmanın derdindeyiz. Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke ve millet olarak alnımızın akıyla çıkmanın samimi gayreti içindeyiz' şeklinde konuştu.
'40 bin insanın ölümünden sorumlu olanlardan hesap sormayıp bir de onları kırmızı halıyla karşılamak açık söylüyorum vicdansızlıktan öte basiretsizliktir'
Kim ne derse desin, soykırımcıların olması gereken yer meclis kürsüleri değil, işledikleri suçların hesabını verdikleri mahkeme salonları olduğunun altını çizen Erdoğan, '40 bin insanın ölümünden sorumlu olanlardan hesap sormayıp bir de onları kırmızı halıyla karşılamak açık söylüyorum vicdansızlıktan öte basiretsizliktir. Bu basiretsizliğin sonucunun nerelere vardığını işte geçen hafta gördük' dedi.
'Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye kardeşimizin İran'ın başkenti Tahran'da şehit edilmesini alkış sahnesinden bağımsız okuyamayız. '
'Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye'nin İran'ın başkenti Tahran'da şehit edilmesini alkış sahnesinden bağımsız okuyamayacaklarını belirten Erdoğan, 'O korkunç görüntü Filistin halkını derinden yaralamakla kalmamış daha kötüsü Netanyahu'yu şımartmıştır. Bütün dünya kamuoyu İsrail'in ateşkese ikna edilmesini sonuç müzakerecinin kalleş bir suikastla şehit edilmesi olmuştur. Akıl ve izan sahibi hiçbir kimse böyle bir durumu normal karşılayamaz. Buradan bir kez daha İsmail'e Allah'tan rahmet, ailesine ve Filistin halkına baş sağlığı diliyorum. Bundan üç buçuk ay önce Ramazan Bayramı'nın birinci gününde çocukları ve torunları yine alçakça bir saldırı neticesinde şehit edilmiştir. Çarşamba günü bu sefer şehitler kervanına bizzat kendisi katıldı. İsmail Haniye şehadetiyle Filistin direnişinin gurbetteki kahramanlarına bir güzel insan, bir mücadele abidesi daha eklendi. Elliyi, altmışı aşkın yakınları şehit oldu. Ama hiçbir zaman İsmail Haniye o yüzündeki tebessümü kaybetmedi böyle bir insandı. Allah mekanını cennet sevgili Habibine inşallah komşu eylesin. Şunu çok net ifade etmek arzusundayım. Biz kendisinin gayretine, Filistin davasına olan sadakatine ve milletimize olan samimi muhabbetine yakinen şahittik' ifadelerini kullandı.